Almanya’da konuşulan bölgesel diller ve azınlık dilleri
Alman Hükümeti Göçmen Sorunları ve Etnik Azınlıklar Temsilcisi Hartmut Koschyk ile Almanya’daki bölgesel diller ve azınlık dillerinin rolü üzerine yaptığımız röportaj.
Sayın Hartmut Koschyk, Alman Hükümeti nezdinde Göçmen Sorunları ve Etnik Azınlıklar Temsilcisi olarak siz, aynı zamanda bölgesel diller ve azınlık dillerinin kültürel mirasları konusunda da yoğun çalışmalar yürütüyorsunuz. Almanya’da, bu başlık altında hangi diller söz konusu?
Avrupa Konseyi’nin ilgili anlaşmalarına dayanarak Almanya’da resmi azınlık statüsü verilmiş olan etnik gruplar, Danimarkalılar, Sorblar, Frizler ve son olarak da Sinti ve Romanlar olup, bu etnik grupların dilleri olan Danca, Yukarı Sorb dili, Aşağı Sorb dili, Friz dili ve Çingenece, koruma altına alınmıştır. Bu etnik gruplar, asırlardır uygulanan gelenek ve göreneklerini Almanya’da da yaşatmaya devam ediyorlar. Dilleri, çocuklarına ve torunlarına aktarmak istedikleri kültürel kimliklerinin çok önemli bir parçası. Aynı durum, bölgesel bir dil olan Kuzey Almanya Almancası (Niederdeutsch) için de geçerli. Bu nedenle bu bölgesel dil de Almanya’da koruma altında bulunuyor.
Peki bu dilleri korumak ve desteklemek neden önemli?
Alman devletinin tarihsel gelişimi süresince ülkenin belli bölgelerine yerleşmiş ve nesiller boyu buralarda yaşamış olan etnik azınlık gruplarının ve dillerinin, keza bölgesel bir dil olan Kuzey Almanya Almancası’nın korunması ve desteklenmesi, Almanya’nın kültürel zenginliğinin muhafazası ve geliştirilmesi açısından önem teşkil ediyor. Ayrıca kültürel çeşitlilik, kalıcı ve çoğulcu bir demokrasi için vazgeçilmez unsurlar olan, hoşgörü ve kabul görmeyi de destekleyen bir olgu.
Bölgesel dillerin resmi olarak tanınması elbette önemli bir sembolik jest. Bu jestin uygulamada ne tür etkileri söz konusu?
Makamımın faaliyet alanı, azınlıkların yanısıra bölgesel dil olan Kuzey Almanya Almancası’nın korunması ve desteklenmesini de kapsıyor. Bu dili konuşan kesim için İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir danışma kurulu oluşturuldu. Söz konusu kurul sayesinde bu bölgesel dili konuşanlar, Federal Hükümet, Federal Meclis ve söz konusu dilin konuşulduğu 8 eyaletteki yerel yönetimlerle iletişim içinde olma imkanı var. Bu dili kullanan kesim ayrıca, Alman Hükümeti Kültür ve Medya Temsilcisi makamı tarafından da finansal açıdan destekleniyor.
Bu dillere olan ilgiyi nasıl arttırmayı planlıyorsunuz?
Federal Meclis Başkanı Prof. Dr. Lammert’in hamiliğinde düzenlenen “Koruma Anlaşması Dilleri - Herkesi İlgilendiren Bir Konu” başlıklı panelin, bölgesel diller ve azınlık dillerini konuşan bireylerle gerçekleştirilecek derinlemesine tartışmaların başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bu panelle özellikle de parlamenter düzeyde, bölgesel diller ve azınlık dillerinin korunması ve geliştirilmesi konusunda daha fazla farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz.
Almanya, 1992’de Avrupa Konseyi’nin “Avrupa Bölgesel Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Anlaşması”nı imzalayan ilk devletlerden biri olmuştu. Söz konusu anlaşmanın bugüne kadar nasıl bir etkisi oldu ve gelecekte bu anlaşmadan ne bekleyebiliriz?
Bu anlaşma, anlaşmaya imza atan devletlerde konuşulan ve Avrupa kültür mirasının tehlike altında bulunan bir unsuru olarak görülen bölgesel dillerin ve azınlık dillerinin korunması ve desteklenmesini sağlamayı amaçlıyor. Bu diller, konuşuldukları bölgelerde aslında kamusal alanda görünür bir halde. Örneğin yer tabelalarında bu dillere rastlamak mümkün. Hatta kısmen, mahkemelerde ya da kamu yönetimiyle olan iletişimde de kullanılabiliyorlar. Öte yandan gelecek için mutlaka atılması gereken birtakım adımlar söz konusu hala. Kanımca bu konudaki en temel adımlardan biri, bölgesel dillerin ve azınlık dillerinin sürekliliği ve gelişimleri konusundaki mücadeleye genç neslin de katılımını sağlamak.
Peki Almanya’da resmi azınlık statüsü verilmiş gruplar, somut olarak ne tür tedbirlerle destekleniyor?
Azınlıkların finansal açıdan desteklenmesinde, sadece Federal Hükümet değil, aynı zamanda eyalet yönetimleri ve yerel yönetimler de rol oynuyor. Almanya’da resmi azınlık statüsü verilmiş olan gruplar, “Azınlık Konseyi” çatısı altında bir araya gelmiştir. Konsey, ayrıca Berlin’deki “Azınlıklar Sekretaryası”nı da idare etmektedir. Bunun dışında, azınlıkları destekleyen çok sayıda kurul da mevcut. Örneğin Hükümet, azınlıkların, kendileriyle ilgili her konuda federal düzeyde başvurabilecekleri bir makam olarak Göçmen Sorunları ve Etnik Azınlıklar Temsilcisi’ni atamıştır. Keza Federal Meclis’te de azınlık sorunlarıyla ilgili bir kurul oluşturulmuştur. Ayrıca yine Federal Hükümette, resmi olarak tanınmış azınlık grupları ve Kuzey Almanya Almancası kullanıcıları için danışma kurulları oluşturulmuştur.
Azınlıklarla ilgili konularda Almanya, diğer ülkelerle nasıl bir işbirliği yürütüyor?
Almanya, Avrupa Konseyi’nin, AB’nin ve AGİT’in azınlıklar konusunda almış olduğu kararları destekliyor. Bu vesileyle Almanya, diğer devletlerle bu konuda sayısız ikili anlaşmaya imza atmış bulunuyor. Yurtdışında yaşayan Alman azınlıklarına yaptığım ziyaretlerde, ilgili ülkenin azınlıklar konusunda sorumlu olan hükümet yetkilileri ya da meclis üyeleriyle mutlaka görüşmeler ayarlıyorum. Bulunduğumuz sene içerisinde özellikle de Ukrayna’daki azınlıkların korunması konusunda, ilgili yetkililerle olan iletişimimi güçlendirdim.
“Almanya’daki ‘Koruma Anlaşması Kapsamındaki Diller’ - Herkesi İlgilendiren Bir Konu” paneli, 26 Kasım 2014 tarihinde Berlin’de gerçekleştirilecek.
www.minderheitensekretariat.de/schwerpunkte/sprachenkonferenz-2014/