„Feminizm Yaşıyor“
Almanya’daki hak eşitliğinin durumu ve yeni feminizmin neden aasla erkek düşmanı olmadığı hakkında.
Nüfusun daha genç kesimlerinde günlük hayatta gerçek bir hak eşitliği gereksinimi hüküm sürüyor. Bunun feminizme bakışı nasıl değiştirdiğini sosyolog Marianne Schmidbaur anlatıyor. Schmidbaur, Frankfurt Goethe Üniversitesi Cinsiyetler Araştırma Merkezi Bilimden Sorumlu Genel Müdürü.
Bayan Schmidbaur, Almanya’daki siyasi hak eşitliği ne durumda? Gerçi bir kadın Şansölye var ama öte yandan da Federal Meclis’teki kadın sayısında yine düşüş var.
Gerçekten de Federal Meclis‘te %30’un biraz üzerindeki kadın milletvekili oranı, aynı oranın %36’yı aştığı bir önceki yasama dönemine kıyasla azalma gösterdi. Bundan birkaç yıl önce üç tane kadın eyalet başbakanı vardı, şimdi ise iki tane. Bunun sürekli iyiye gideceğine güvenmek mümkün değil.
Uluslararası kıyaslamada Almanya hangi konumda?
Uluslararası Parlamenterler Birliği, parlamenolardaki kadın milletvekili oranlarının bir listesini tutuyor: 190 ülke arasında 46. sırada bulunan Almanya, ortalarda yer alıyor. İlk sırada Ruanda bulunuyor. Bu elbette birçok göstergeden sadece biri, ancak benim görüşüme göre biz genelde sadece ortalarda bir yerde bulunuyoruz.
Almanya’nın üst sıralara çıkması için ne olması gerekir?
Partiler, parlamentolardaki temsil için kapı bekçisi gibi bir rol oynar. Bu yüzden aday listeleri için bir kotaya ihtiyacımız var. Kotasız olmayacağı apaçık ortada. Fransa’da listelerde denklik oluşturulması zorunlu. Böyle değilse liste ya kabul edilmiyor ya da parti kendisine verilen ödeneğin kısılmasından endişe etmek durumunda. Bunu örnek almamız gerekir.
Almanya’da feminizm sözcüğüne olumsuz anlam mı yüklenmiş?
Feminizm bir süre boyunca erkek düşmanlığıyla aynı kefeye konuyordu. Bu yüzden de artık modası geçmiş bir şey sayılıyordu. Bu artık yeniden değişti. Günümüzde genç insanlar yaşam modellerinin gerçekleştirilemeyeceği, ev işi ve para kazanma işinin cinsiyetler arasında eşit paylaşılamadığı deneyimini yapıyorlar, ve çoğunluk işte tam da bunu arzu ediyor. Bu sayede feminizm tekrardan yeni bir tını kazandı.
Yani feminizme pragmatik bir yaklaşım mı?
Bir biçimde evet; mesele, günlük hayattaki hak eşitliği meselesi. Erkekler de günümüzde sırf para kazanma işine indirgenmek istemiyorlar.
Yeni feminizm daha ilk dönemlerdeki kadın hareketi geleneğinin etkisi altında mı?
Bilim alanında feminizmin üç dalgasından bahsediliyor: İlk dalga, kadınların seçme ve seçilme hakkı için mücadele verdi; derneklerde ve gruplarda örgütlüydü. 1960’lı ve 1970’li yıllardaki ikinci dalga, yeni özgürlükler ve yasal eşit haklar mücadelesi verdi; bu dalga genellikle parlamento dışı gruplarda etkindi. Günümüzde mesele, yaşam koşulları ve aynı zamanda da cinsel şiddetle mücadele meselesi. Kampanyalar çoğunlukla internet ortamında yürütülüyor ve geçmişe göre daha enternasyonal.
Yani, feminizmn hala yaşıyor; Almanya’da da bu böyle mi?
Kesinlikle. Ne var ki uyanık ve etkin kalmak zorundayız. Aksi halde gerileme riski var. Çok geleneksel cinsiyet rollerini temsil eden partiler güçleniyor; hem de sırf Almanya’da da değil. Bu gidişe karşı koymak gerekir.
Röportaj: Friederike Bauer