Ana içeriğe geç

Daha iyi bir gelecek 
için Almanca öğrenmek

Goethe Enstitüsü İstanbul dahil pek çok yerde mültecilere çeşitli dil hizmetleriyle yardım etmeyi hedefliyor.

12.01.2016
© Goethe-Institut - Sprachkurs

Öğrenmek üzere hazırlanmış bir hikaye: “Isabella’nın uzun ve kahverengi saçları var. Gözleri karanlık bir gece gibi siyah. Jordan ‘Isabella ne kadar güzel görünüyor’ diye düşünüyor. Cem ise onun siyah gözlerine durmadan saatlerce bakabilir. Bildik bir sorun: Güzel bir kadın ve iki erkek!”

Almanca öğrencilerinin internet üzerinden ulaşıp kendi seçenekleri doğrultusunda Türk genci Cem, Brezilyalı Isabella ya da Güney Afrikalı Jordan’ın rolüne bürünerek basit diyaloglar üzerinde çalışabileceği bu oyunun adı “Almanya’da Aşk”. Goethe Enstitüsü tarafından hazırlanan mobil öğrenme programı “Benim Yolum Almanya’ya” hizmetinin bir parçası olarak şu anda 17 farklı dilde gündelik hayattaki kimi durumları ele alıyor. Arapça olarak da kullanılabilen dijital hizmet ücretsiz ve herkesin erişimine açık. Böylece her gün Suriye ve Irak’taki evlerini terk ederek Avrupa yoluna düşen binlerce insan da bunlardan yararlanabiliyor. Bu insanların Almanca’yla tanışmalarını kolaylaştırmak üzere kısa süre önce http://www.goethe.de/willkommen adresinden ulaşılabilecek yeni internet sayfasında mülteciler için bir araya getirilmiş ve adapte edilmiş kendi kendine öğrenme kursları, alıştırmalar ve videolar da ücretsiz olarak sunuluyor.

Goethe Enstitüsü’nün dil kursları ve mesleki ileri eğitim departmanı müdürü olan ve kursların geliştirmesinde de rol alan Manuela Beck “mülteciler Almanca öğrenme açısından özel bir grup fakat neticede onlar da bu dile herkes gibi adapte oluyorlar“, diyor. Özellikle de mültecilerin bulundukları bölgedeki Almanca kurslarına katılma olanağının olmadığı ilk aylarda kitlelerin kullanımına uygun bu dijital seçenekler onları gündelik yaşamda ilk iletişime hazırlanmalarında yardımcı olmayı hedefliyor. Bir pilot proje kapsamında 15 gönüllü grubu bu hizmetleri sığınmacılara tanıtmak için çalışıyor. Mesleki ileri eğitim sorumlusu Beck bu online hizmetlerin sınıflarda verilecek dil derslerinin yerini almamasının önemine dikkat çekiyor. “Bu online kurslar daha ziyade mülteciler entegrasyon kursuna başlayana kadar köprü niteliğinde bir hizmet olarak planlandı.”

Programın geliştirilmesi umuluyor

Bu online hizmet Haziran ayından bu yana Suriyeli mültecilere özel hızlandırılmış Almanca kurslarının verildiği İstanbul Goethe Enstitüsü’nde yardımcı materyal olarak da kullanılıyor. Aile birleşimi ve öğrenim için ya da eğitimli ve vasıflı eleman olarak “Mavi Kart” çıkarıp kota kapsamındaki mülteci olarak Almanya’ya gidebileceklerini halihazırda bilen Suriyeliler bu kurslarda iki ay boyunca ücretsiz olarak temel düzeyde Almanca öğrenme şansına sahipler. İstanbul Goethe Enstitüsü’nün dil kurslarından sorumlu müdürü olan Wolf von Siebert “her ne kadar kurs katılımcılarımız son derece heterojen bir grup olsa da iyi eğitimli ya da Almanya’daki bir öğrenim programına kabul edilmiş ve öğrenime hazırlık okullarına gidecek gençler bugüne kadar en büyük çoğunluğu oluşturdu“, diye açıklıyor. Fakat hepsinin ortak bir noktası var: “Öğrencilerin tamamı iç savaşın varoluş koşullarını harap ettiği Suriye’den geliyor ve Almanya’da daha iyi bir yaşam ve çalışma umudunu taşıyor.“ Siebert kimi öğrencilerin geçirdikleri travmalar dolayısıyla kimi rahatsızlıkları olması ihtimali göz önünde bulundurularak kurs eğitmenleri iki günlük bir travma pedagojisi programında bu meseleye duyarlı yaklaşmak konusunda eğitim aldıklarını da dile getiriyor.

Goethe Enstitüsü öğrencileri Almanya’daki yaşama olabildiğince kapsamlı şekilde hazırlamak için onlara yalnızca Almanca öğretmekle kalmıyor. Aynı zamanda bir tiyatro pedagogu eşliğinde gündelik yaşamda karşılaşılan durumları oyunsulaştırılarak çalışıyor ve Almanya’daki yaşamlarına ilişkin sorulara yönelik kütüphanede araştırma yapıyorlar. 2016’nın Ocak ayındaysa gelecekteki hak ve yükümlülüklerine dair sosyal danışmanlık görüşmesine katılacaklar.

Bu yıl sonunda kursa yaklaşık 200 kişi katılmış olacak. 2016 yılındaysa katılımcı sayısının en az 400 olması hedefleniyor. Siebert “fakat ümidimiz elbette programı daha da genişletmek“ diyor ve ekliyor. “­Zira şu anda Türkiye’de zor koşullardaki yüzbinlerce mülteci arasında bir kaç yüz insan yalnızca çok küçük bir bölüme tekabül ediyor.“