“Kadınlar, daha iddialı, daha talepkar olmalı.”
Alman feminizminin tanıdık yüzü: Alice Schwarzer. Kendisiyle kadın-erkek eşitliği, korona ve Instagram üzerine konuştuk.
Sayın Schwarzer, Almanya bugün kadınların özgürlüğü konusunda nasıl bir konumda?
Geçtiğimiz son 20-30 yılda çok şey oldu. Genç nesiller bugün bizim bundan 40 yıl önce olduğumuzdan çok farklı bir konumda. Öte yandan Batı’daki diğer demokrasilerle karşılaştırıldığında Almanya’nın bazı konularda önemli adımlar atarak aradaki açığı kapatması gerekiyor. Bu konulardan biri de cinsiyetler arası ücret farkı.
Korona krizi ve bununla bağlantılı olarak da okul ve yuvaların kapatılması, kısa mesai ve evden çalışma uygulamaları bizi daha geleneksel bir rol dağılımına geri götürdü diyebilir miyiz?
Ev işlerinde daha çok yardımcı olan ya da çocukların bakımını üstlenen erkekler de mutlaka olmuştur. Ama bunun bütün ailelerde böyle olduğunu söyleyemeyiz. “Emma”nın yaptığı bir araştırmada, ev işleri ve çocuklarla ilgilenmenin, korona krizi döneminde her şeyden önce kadınların üzerine kaldığını gözlemledik. Özellikle de her iki tarafın da çalıştığı, daha genç ve imtiyazlı çiftlerde. Korona krizinde boşanma başvurularının beş kat arttığını gördük. Yüzdesel olarak en çok başvuru, pandeminin merkez üssü Heinsberg’de yapılmış.
Peki, krizi daha fazla kadın-erkek eşitliğini sağlamak için bir imkan olarak kullanma şansımız var mı?
Bence krizi, genel olarak daha mantıklı düşünmemizi sağlayan bir imkan olarak kullanabilmek mümkün. Eski alışkanlıklarımıza dönmek zorunda mıyız? Sürekli alışveriş yapmak gerçekten gerekli mi? Instagram gibi sosyal medya araçları üzerinden teşvik edilen, insanların, sadece dış görünüşlerinden ibaret olduğu yaklaşımının kriz sonrasında zayıflamasını isterdim. Zira hem benim neslim, hem de bizden sonra gelen nesil, kadınların sadece bir bedenden ibaret olmadığını, düşünen bir varlık da olduklarının kabul edilmesi için zorlu mücadeleler verdik. Bu kazanımın kaybedilmesini istemem.
Çalışan kadın sayısının artması, kadın rolüne nasıl bir değişim getirdi?
Evlerinde “üzerlerine düşen” sorumlulukları yeterince yerine getirmediği düşünülen kadınlar için “Rabenmutter” (karga anne) gibi bir ifadenin yaratıldığı bir ülke olan Almanya’da, çalışan kadınlarda şu an en yüksek yarı zamanlı çalışma oranı söz konusu. Çalışan kadınların çok büyük bir çoğunluğu hala çalışma hayatlarıyla aile hayatları arasında sağlıklı bir denge oluşturmaya çalışıyor. Almanya’daki tam gün yuva, tam gün okul sayısı hala yetersiz. Bu yüzden kadınlar hala zamanlarının büyük bir kısmını, hayatlarındaki her şeyi uyumlu bir hale getirmeye harcıyor. Çalışma ve aile hayatı arasında denge sağlamak isteyen babaların sayısı, buna uğraşan annelerin sayısı kadar olsaydı, bugün bir adım daha ileride olurduk.
Daha fazla eşitlilik taleplerinde kadınların nereden başlaması gerekiyor?
Kadınlar, daha iddialı, daha talepkar olmalı. Haklarını talep etmeliler. Politika ve toplum, çekirdek aileyi daha da açacak yapıların oluşmasında önemli bir destek sağlayabilir. Ortaya, bir çocuğun sadece anne-babası tarafından değil, mesela o binada yaşayan herkes ya da mahalledeki herkes tarafından yetiştirildiği yapılar çıkabilir. Afrika’da dendiği gibi köyün tamamı tarafından yetiştirilebilir. Politika, ekonomi ve sendikalara daha fazla baskı yapılması iyi olurdu. Örneğin ben, okul çağına gelmemiş çocukları olan anne-babaların haftada sadece 3 gün çalışması düzenlemesini savunuyorum. Böylece anne ve babalar ev işlerini daha adil bir şekilde paylaşabilirler.
You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here: