Bir Dolu Yeni Komşu
Altena, daha önceden belirlediğinden çok daha fazla mülteci aldı ve onları örnek bir biçimde toplumla kaynaştırdı. Bundan ötürü şansölyeden bir ödül bile geldi.
Çok geç kaldı. Nicole Möhling özür diliyor. Anas Al-Srouji ile birlikte iki saat göz doktorunda bekledi. „Sağ gözündeki sorun korkulduğu kadar kötü değil, Allahtan “ diyor. Bir buçuk yılı aşkın bir süredir Suriyeli gencin sorunlarıyla ilgileniyor Möhling. Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Altena adlı kasabada yaşayan 41 yaşındaki bayan, buradaki mülteciler için refakatçilik üstlenen 35 kadın ve erkekten biri. Al-Srouji onun için çoktandır sadece resmi dairelere ve doktora giderken veya ev aramada yardıma ihtiyacı olan kişiden öte biri. „O, ailenin bir parçası; bize gelip gidiyor “ diyor.
Nicole Möhling neden mi sorumluluk üstleniyor? „Beldemize kimin geldiğini bilmek istedim“, diyor Möhling. „Ayrıca, ben kendim mülteci olarak yabancı bir ülkeye savrulmuş olsam, kendimi nasıl hissedeceğimi düşündüm. Hiçbir şeyim olmadan; ve bir tek kelime bile anlamaksızın…“ Anas Al-Srouji başını sallıyor. 24 yaşındaki Al-Srouji artık Almancayı iyi anlıyor, konuşmada biraz zorlanıyor henüz. „Benim için buradaki insanlar bir lütuf“, diyor Al-Srouji. Daha önce Saksonya-Anhalt eyaletinde Halberstadt beldesine yerleştirilmişti. Orada husumet varmış, kendini iyi hissetmemiş.
Bir Hisarın Yamacında Yeşil Bir Şehircik
Anas'ın Sauerland bölgesindeki yeni yurdu Altena kendini „Bütün Kuşakların Beldesi“ diye tanımlıyor. Hemen kentin üst tarafında bulunan Altena Hisarı'ndan alıyor ismini bu kasaba. Yuvarlak rakamla 17.300 nüfusu olan şehirciğin içinden Lenne Irmağı kıvrılarak akıyor. En yakın büyük şehir, 30 kilometre mesafedeki Hagen.
Kısa bir geriye bakış: 2015'te Almanya'daki mülteci sayısı hızla artıyor, halk arasında tartışma kızışıyordu. Birçok yerel yönetim ağır yük altındaydı, mültecilerin ihtiyacını karşılama ve onları konaklatma konusunda tahammül sınırlarına dayanmışlardı. Çok sayıda belediye başkanı alarm vermeye başlamıştı; artık daha fazla kişinin alınamayacağını söylüyorlardı.
Bu dönemde Altena belediye başkanı, kendilerine gönderilen 270 mülteciye ilaveten 100 mülteciyi daha gönüllü olarak kabul ettiğinde bir sansasyon yarattı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'nın çok daha başka boyutlarla başettiğini söylüyor, Andreas Hollstein. Beldenin amiri, sözde "mülteci dalgasının büyüklüğünü" bir defa olayın özünde kalarak tahayyül etmeye çağırıyor. Eleştirenlere şöyle bir hesap yapıyor: „80 kişi bir birahanede otururken bir tane Suriyeli gelip bunlara katılıyor; yani bu gerçekten de ülkeyi ‚aşırı yabancılaştırmaz‘ “.
„Asalet Unvanı Almış Gibi“
Altena'da entegrasyon başarılı yürüyor; kasabanın bu konuda sorumluluk üstlenmesi, örnek bir davranış olarak kabul ediliyor. Mayıs 2017'de Şansölye Angela Merkel, bu yerel yönetimi ilk kez verilen ve 10.000 Euro para mükafatlı Federal Hükümet Ulusal Entegrasyon Ödülü ile onurlandırdı. Ödülü Berlin'de Şansölye Dairesi'nde birçok kişinin adına teslim alan gruba Nicole Möhling de dahildi. „Kulağa tuhaf gelse de“, diyor, „kendimizi adeta asalet unvanı almış gibi hissettik.“
O zamandan bu yana dünyanın her köşesinden bilim insanları Altena'daki entegrasyon çalışmasına kafa yoruyor. Hatta, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Altena'nın başkalarına göre neyi daha iyi yaptığını araştırması için Sauerland bölgesindeki bu küçük beldeye bir heyet bile gönderdi.
Belirleyici Olan Birliktelik
Ayrıntılı yazılı konseptler bulamayacak göç araştırmacıları burada. Bir „başarı reçetesi“ yok; „işin sırrı, oyunun ortaklaşa oynanması“ diyor sorumlular. Burada önemli bir rolü, „Stellwerk“ üstleniyor. İsmi "demiryolu kumanda odası" anlamına gelen, yerel yönetime ait bu kuruluş, gönüllü etkinlikle belediyenin entegrasyon politikasını birleştiriyor.
Anette Wesemann yönetiyor „Stellwerk“i. Pedagog bayan, entegrasyon çalışmasının heergün karşılaştığı sınamaları; her bir kişisel öykünün nasıl külfetli bir çalışma ile bağlantılı olduğunu ve gönüllü yardımcıların ne tür düş kırıklıkları yaşadıklarını biliyor. „Destekledikleri bir aile Altena'da bir yıl yaşadıktan sonra –tam şu sıralarda olduğu gibi – sınır dışı edilerek Afganistan'a geri gönderildiğinde kendilerini kötü hissediyor ve üzülüyorlar. Bu herkesin canını acıtıyor.“
Kimse Elenmemeli
Samira Lorsbach ve Nadja Mehari kafa sallıyorlar. Bu iki kadın, mültecilerin her türlü sorununda onların muhatabı; biri kadrolu çalışıyor, öbürü fahri. Onlar kendilerini bu insanlardan sorumlu hissediyorlar. Altena „kendi“ mültecilerini – şu sırada özellikle Suriye, Eritre ve Irak kökenli 450 kişi – Altena'ya varışlarından sonra bir daha yalnız bırakmıyor. Kadrolu elemanlar ve gönüllüler mültecilere dil kurslarında yer ayarlıyor, mesleki yönlendirmeye yönelik danışma hizmeti veriyorlar ve sosyal yardım dairesi, gençlik dairesi veya iş bulma merkezi ile iletişim içindeler. İletişim yolları kısa; yetkili makamlardaki elemanlar birbirlerini tanıyorlar. Bu yarar sağlıyor.
Altena ile diğer yerel yönetimler arasında bir başka fark daha var: Mülteciler büyük barınaklara yerleştirilmektense bütün beldeye dağıtılıyorlar. Bu sayede komşularıyla daha çabuk iletişim kuruyorlar. Altena'da yeterince yer var; Her on konuttan en az biri boş duruyor. Kuzey Ren Vestfalya'da nüfusu son on yıllar içinde bu kadar azalan bir başka belde daha yok. Eskiden özellikle tel fabrikalarının istihdam yarattığı Altena'nın yaklaşık 32.000 nüfusu vardı. Bugün nüfus bunun ancak yarısından biraz fazla.
Belediye başkanının daha önce belirtilenden daha fazla mülteci kabul etme kararının bir açıklaması da burada yatıyor; başkan beldesini yeniden büyütmek için bir fırsat gördü. Bu adımı herkesin hoş karşılamadığını elektronik postayla gönderilen hakaret dolu yazılar gösteriyor. Hollstein bu konuda rahat davranıyor. O, anlayışsızların da kendisini birgün anlayacaklarına inanıyor: „Entegrasyonu aylarla ölçen kişi hata yapar. Bu mutlaka birkaç yıl sürecektir.“