Almanya NATO'da
Paris Antlaşması, Federal Almanya'nın NATO'ya girişinin önünü açtı – önemli sonuçlara yol açan tarihi bir olay.
1990 yazında, zamanın Federal Almanya Şansölyesi Helmut Kohl, iki Almanya'nın yeniden birleşmesi ile ilgili müzakerede bulunmak için o zamanın Sovyetler Birliği Cumhurbaşkanı Mikayil Gorbaçov 'u ziyaret ettiğinde, Almanya'nın Kuzey Atlantik Paktı (NATO) üyeliği önemli bir engeldi. Gerçi Gorbaçov birleşmeyi prensip olarak onaylayacağının sinyalini vermişti, ancak yeniden birleşmiş ülkenin NATO üyeliği ilk etapta "kesinlikle ihtimal dışı" idi. Soğuk savaş esnasında batıda NATO, ve güneyde Varşova Paktı olmak özere iki askeri pakt uzlaşmaz biçimde karşı karşıya durmuşlardı.
Federal Almanya Cumhuriyeti 6 Mayıs 1955'de NATO'ya üye olmuştu . Bundan kısa bir süre sonra, İkinci Dünya Savaşının ardından Almanya'nın bölünmesi sonucunda ortaya çıkan sosyalist ülke Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Varşova Paktı'na girdi. Böylelikle çıkar alanlarının sınırları belirlenmişti.
Adenauer Hükümetinin Batıya Yönelimi
Bundan önce Konrad Adenauer hükümeti Paris Antlaşması ile Federal Almanya Cumhuriyeti'nin batıya yönelmesine karar vermişti. 5 Mayıs 1955'de – Alman parlamentosunun antlaşmayı onaylamasından sonra – batılı müttefiklerle yapılan sözleşmeler yürürlüğe girdi. Bu, Federal Almanya'nın Batı Avrupa Birliği (WEU) ve NATO üyeliğini mümkün kıldı. Şansölye Adenauer o zamanlar„Amerika olmadan Avrupa'nın Sovyetler Birliği'ne karşı savunulması imkansız" diyordu. Paris Antlaşmasının imzalanması tamamen tartışma konusuydu. Özellikle muhalefet partisi SPD ve kilise grupları, barışı tehlikede görüyor ve Almanya'nın yeniden silahlanmasından korku duyuyorlardı. Sonunda Alman hükümeti batı yönelimli politikasını kabul ettirdi.
Paris Antlaşması, iki Almanya'nın yeniden birleşmesine kadar yürülükte kaldı. Ancak 15 Mart 1991'de İki Artı Dört Antlaşması'nın imzalanmasıyla Almanya tam bağımsızlığını elde etti. Ve yeniden birleşmiş ülke NATO'da kaldı.
© www.deutschland.de