Duvar nereden geçiyordu?
Berlin Duvarı, 9 Kasım 1989’da yıkıldı. Büyük bir olay. Şimdiki zamana bir yolculuk.
Duvar nereden geçiyordu? Şurası Batı’ya mı aitti? Ya Doğu nerede başlıyordu? Checkpoint Charlie’deki (Charlie Kontrol Noktası) o kesinlik artık geçmişte kaldı. Bugün ayrım, gösterişli ve sade, moda ve eski olan arasında, Kreuzberg ve merkezdeki Mitte semti arasında, fakir ya da şık olan arasında gerçekleşiyor. Turistlere burada bir zamanlar iki dünyayı birbirinden ayıran bir sınırın var olduğunu anımsatan tek şey, gençlerin sırtındaki Kızıl Ordu ya da ABD askeri üniformaları. Duvar’ın örülmesinden 2 ay sonra Sovyetler Birliği ve ABD tankları tam bu noktada saatlerce karşılıklı beklemişlerdi.
160 Km boyunca uzanan berlin duvarı ile iki almanya arasındaki 1400 km’lik sınır, gerçekte ne zaman ortadan kalktı? 1989 Yılında duvar’ın yıkılışının hemen ardından beton parçaları taşınıp götürüldüğünde ve duvar, duvar’dan bir parça koparmaya meraklı vatandaşlar tarafından yağmalandığında mı? Yoksa birleşmenin ardından leipziglilerin stuttgart’ta, erfurtluların frankfurt’ta iş araması, stuttgart ve frankfurtlu gençlerin doğu berlin semti prenzlauer berg’e taşınmasıyla gerçekleşen iç göçün başlamasıyla mı? Yoksa berlin duvarı fiziki bir sınır olarak var olmasa da, zihinlerde yer alan bir duvar olarak hala var olmaya devam mı ediyor? Brandenburg kapısı’ndan bir zamanlar sınır olan elbe nehri’ne doğru o dönemden kalan izleri sürmenin tam vakti...
Duvar’ın en ünlü parçası, berlin semtleri kreuzberg ve friedrichshain arasında uzanan 1,3 km uzunluğundaki east side gallery (doğu yakası galerisi). Üzerinde honecker ve brejnev’in birbirlerine doğu bloğu öpücüğünü verdiği çizimin de bulunduğu bu duvar parçası, berlin’deki en ünlü duvar sanatı eserlerinden biri. 1990 Şubatında üzerinin boyanmasıyla birlikte parça doğal olarak bölünmenin değil, birleşmenin bir simgesi haline geldi. Öte yandan bölünmeyi anımsamak çok daha önem arz ediyor. Doğu ve batı almanya arasında, keza berlin’deki batılı müttefikler bölgesi ile sovyet bölgesi arasında bir “ölüm şeridi”nin yer aldığı o 28 yılı anımsamak...
Checkpoint charlie’nin yanısıra bölünmeyi hatırlatan bir diğer yer, bernauer caddesi’ndeki anıt. Doğu ve batı berlin arasındaki sınır çizgisi 13 ağustos 1961’den 9 kasım 1989’a kadar berlin’in, konutların yoğun olduğu, 19. Yy’dan kalma bir semtinin ortasından geçiyordu. Evlerinin pencerelerinden özgürlüğe atlayan doğu berlinlilerin resimleri, tüm dünyada yankı uyandırmıştı. Bernauer caddesi bugün, duvar’ın bütün bileşenleriyle (iç duvar, “ölüm şeridi” ve duvarın kendisi) görülebildiği tek yer.
Bölgeler arası sınırları gösteren işaretler berlin kent merkezinde daha az belirgin. Üzerinde, “dikkat! Amerikan bölgesini terk etmek üzeresiniz!” İfadesinin yer aldığı tabelanın hala durduğu checkpoint charlie’nin sağ ve sol tarafında, duvar’ın eskiden geçtiği yer, yere döşenen arnavut kaldırımı taşlarıyla belirtilmiş. Bronz bir tabelanın üzerinde “berlin duvarı 1961–1989” yazıyor. Taşlardan oluşan bu şerit ne kadar az belirgin ise, bu şeridin ardındaki o tarih, yaşanılanlar da özellikle de genç insanlar için bir o kadar anlaşılmaz.
Hatırlanan zaman ne kadar da göreceli. Doğu almanya, 13 ağustos 1961’de duvar’ın inşasına başladığında, 2. Dünya savaşı biteli daha henüz 16 yıl olmuştu. Duvar’ın yıkılışından sonra ise çeyrek asır geçti. Nasıl ki o zamanlar checkpoint charlie’de abd ve sovyet bölgeleri başlıyorsa, bugün de friedrich caddesinde anımsama bölgesi başlıyor.
Bölünmeyi anımsamak, en çok da hiç beklenmediği bir anda gerçekleştiğinde etkiliyor insanı. Örneğin duvar’ın geçtiği yol üzerindeki bisiklet yolunda dikilmiş olan anma sütunlarıyla karşılaşınca. Kent merkezindeki durumdan farklı olarak batı berlin’in çevresiyle olan sınırı, bir kent içi sınırı değil, kent ve taşra arasında var olan bir sınırdı. Batı berlin’e kaçmak isteyen pek çok kişi bu noktadan kaçmayı denemişti. Nieder neuendorf’da bulunan o döneme ait bir sınır kulesi, yaşanılanları unutturmamak için hala ayakta. O zamanlar 20 yaşında olan peter kreitlow, 24 ocak 1963 tarihinde havel nehri üzerinden sınırı geçmeye çalışırken, sovyet birlikleri tarafından vurularak öldürülmüştü. Bisiklet yolu üzerinde tam 29 anma sütunu bulunuyor. Toplam ölen insan sayısı ise 136.
Bir nehri yüzerek geçmek istedikleri için öldürülen insanlar... Duvar’ın yıkılışından 27 yıl sonra böyle bir şeyin gerçekten yaşandığına inanmak insana zor geliyor. Keza 94 km boyunca iki almanya arasındaki sınırı belirlemiş olan elbe nehri kıyısına örülen metal bir çitle doğu almanyalıların nehri görmelerinin engellenmiş olmasına da... Yüzyıllar boyunca nehir kıyısında yaşamış olan köylüler, nehirden koparılmış hatta kimi zaman köyler tamamen başka yerlere taşınmak zorunda bırakılmıştı. Bu tahliyelerden biri de “haşare eylemi” olarak adlandırılmıştı. Geride kalanların ise nehri görmeleri engellenmişti. Bu insanlar nehri sadece koklayabiliyor, üzerinde uçuşan kuşların sesini duyabiliyordu.
Gerçekten neredeydi bu duvar? Duvar’dan geriye çok az parça kaldı: niederkirch caddesi’nde berlin eyalet meclisi yakınlarında bir parça, berlin spandau kanalı kıyısındaki ınvaliden mezarlığı civarında bir parça ve elbette kreuzberg ve friedrichshain sınırını oluşturan bugünkü east side gallery parçası. 9 Kasım 1989’un ve almanya’nın 3 ekim 1990’daki birleşmesinin ardından, insanlar kendilerine duvar’ı anımsatacak her şeyin ortadan kalkmasını istemişti; kardeşleri birbirine vurdurtan bir dönemin imgesi olan bu şey, artık ortadan kalkmalıydı.
9 Kasım 1989’u izleyen günlerde insanların dudaklarından yüzlerce, binlerce kez “inanılmaz bir şey” sözlerinin neden döküldüğünü, bir kentin aniden ikiye bölünmesinin nasıl bir his olduğunu bilenler anlayabilir sadece. ▪