Ana içeriğe geç

“Bir Soyutlanma Hareketi Görmüyoruz “

Kuşak araştırması yapan bilim insanı Rüdiger Maas’la yaşlı ve genç insanlar arasındaki farklar ve ortak özellikler ile gelecek kuşağın fırsatlarıyla riskleri üzerine bir söyleşi.

Söyleşi: Martin Orth, 01.01.2022
Fridays for Future hareketinin uyarı nöbeti
Fridays for Future hareketinin uyarı nöbeti © picture alliance / GES/Edith Geuppert

Sayın Maas, kuşaklar arasındaki ilişkiler nasıl? Ya da daha net ifade edersek, yaşlılar ile gençler “İklim” gibi konularda bir araya gelebiliyorlar mı? 68 kuşağı sokağa çıkmıştı, “Fridays for Future” hareketi de öyle.
İklim“ konusu tüm kuşakları birleştiriyor. Gelgelelim, önemli farklılıklar da var. 68 kuşağı kendinden önceki nesillerin kabuk bağlamış yapılarını protesto ediyordu. Oysa, “Fridays for Future” hareketi herkesin ve özellikle ebeveynlerinin büyük önem verdiği bir konu için “gösteri” yapıyor. Dolayısıyla Fridays for Future sosyal açıdan daha hoş karşılanıyor ve ana akıma daha uygun. Bir soyutlanma hareketi görmüyoruz, aksine geniş bir fikir birliğine doğru bir trend görüyoruz.

Kuşakları araştıran bilim insanı Rüdiger Maas
Kuşakları araştıran bilim insanı Rüdiger Maas © privat

Fridays for Future hareketini oluşturan Z kuşağının ayırıcı özelliği nedir?
Z kuşağının yaklaşık yüzde 15’i ve çoğunlukla liseye giden üst-orta katman kendini Fridays for Future hareketinin parçası olarak görüyor. Z kuşağının kendisi 2. Dünya Savaşı sonrasında sahip olduğumuz en küçük yaş topluluğudur. Bu yaş grubu varlık içinde büyüdü ve iş piyasasında çok iyi fırsatlara sahip, çünkü günümüzde daha fazla sayıda insan emekli olmaktadır.

Önceki nesil, şu anda küçük çocukları yetiştiren Y kuşağı. Onların özgün yanı nedir?
Y kuşağına dahil insanlar ortalama olarak daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Ebeveyn ve çocuk arasındaki büyük yaş farkından dolayı ve her daim her yerde bulunabilen akıllı telefonlar sayesinde insanların yaklaşık yüzde 90’ı çocuk yetiştirme sorularını Google’a soruyor ve aynı şekilde yüzde 90’ı da internette yazan her şeyin de illaki doğru olmadığına inanmaktadır. Bu da büyük bir güvensizliğe ve çocuklarının birçok sorumluluğunu üstlenerek onları birçok konuda bağımlı hale getiren, aşırı korumacı ebeveynlerin sayısının artmasına sebep olmaktadır.

Alfa kuşağı dijital-sezgisel yetişiyor, ancak analog dünyada çok az alıştırma yapmış.
Kuşaklar araştırmacısı Rüdiger Maas

Bu çocuklar da sonrasında Alfa kuşağını oluşturuyor. Size göre burada nasıl bir nesil yetişmektedir?
Alfa kuşağı dijital-sezgisel yetişen, ancak analog dünyada çok az alıştırma yapabilecek olan bir nesil. Analog dünya gitgide daha fazla güvensiz ve yabancı olarak algılanmakta ve dolayısıyla çevrimdışı dünyada daha fazla kural ve yapılandırma bir gereklilik haline gelecektir. Örneğin, birçok çocuk daha kreşten okula geçerken bir kırılma yaşayacaktır. Çünkü kreşte tam zamanlı olarak bulunuyorlar, ilkokulda ise sadece 4 saat bulunacaklar. Ayrıca, ebeveynleri onları daima eğlendirdiği ve her isteklerini anında yerine getirdikleri için, evde bir yapısal düzenin eksikliğini hissediyorlar.

Günümüz ebeveynlerine bugün hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Kendi çocuklarına daha fazla güvenmelerini ve daha sabırlı davranıp, Goggle’dan ziyade kendi içlerinden gelen sese kulak vermelerini tavsiye ederim. Ben çocukluğumda nelerden hoşlanıyordum?  Annem ve babam hep yanımdalar mıydı? Analog dünyada serbest bırakmayı öğrenmeliler ve çocukların dijital dünyasını daha yakından gözlemlemeliler.

 



Rüdiger Maas üniversitede psikoloji okudu ve dört yıl önce Augsburg kentinde, trendleri öngörebilmek için düzenli olarak Almanya çapında tüm kuşaklara ait verileri toplayan, Kuşak Araştırmaları Enstitüsü’nü kurdu.

© www.deutschland.de

You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here: