Dünya çapında sürdürülebilirlik için
Almanya'nın sürdürülebilirlik stratejisi Birleşmiş Milletler'in Ajanda 2030'unu esas alıyor. Bununla ilgili üç soru cevap.
Almanya'nın sürdürülebilirlik politikasının hedefleri neler?
Nitelikli eğitim, iklim koruması, cinsiyet eşitliği – Ajanda 2030'un hedefleri dünya çapında sürdürülebilir bir geleceğin çerçevesini oluşturuyor. İlk kez 2002 yılında kararlaştırılan Alman Sürdürülebilirlik Stratejisi de 2016 yılından beri Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen bu hedefleri esas alıyor. Çünkü Federal Hükûmet küresel zorlukların üstesinden yalnızca birlikte gelebileceğimize inanıyor.
Sürdürülebilirlik stratejisi ne kadar başarılı?
Almanya'da ve dünya çapında mutlaka başarılar elde edildi. Mesela Almanya'da elektrik tüketiminde yenilenebilir enerjilerin oranı arttı. Dünya çapında güvenli bir şekilde yönetilen içme suyu kaynaklarına erişim iyileşti, kadınlar yönetici pozisyonlarda daha güçlü temsil ediliyor. Aynı zamanda büyük zorluklar devam ediyor ve halihazırda elde edilen ilerlemeler korona pandemisi nedeniyle risk altında. Mesela son zamanlarda dünya çapındaki açlık çeken insan sayısı arttı. Almanya Şansölyesi Angela Merkel 2021 Sürdürülebilirlik Stratejisi'nin geliştirilmesi için yazdığı önsözde "Bu nedenle Federal Hükûmet hem ülke içinde hem de uluslararası işbirliği çerçevesinde sürdürülebilirlik yolunda tempoyu artırmak istiyor" yazmıştı. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz da "Almanya'nın sürdürülebilir bir topluma evrilmesi, şu anda yaşamakta olduğumuz küresel iklim, enerji ve hammadde krizine en iyi cevap", dedi. "Bunun için politika, ekonomi ve toplum güçlerini birleştirecek."
Gerçekleştirmek için kimler çalışıyor?
Sürdürülebilirlik herkesi ilgilendirir. Bu nedenle politikanın yanı sıra ekonomi, bilim, dernekler, vakıflar, organizasyonlar ve tüketiciler de sürece dahil oluyor. Sürdürülebilir Kalkınma Konseyi Federal Hükûmet'e danışmanlık yapıyor ve tüm katılımcılar arasındaki diyaloğu şekillendiriyor. Imme Scholz konseyin başkan yardımcısı. Scholz, özellikle korona pandemisinin arka planında bunun açıkça görüldüğünü söylüyor: "Almanya'nın küresel yapısal politika izleme ve böylece uluslararası çerçeve koşullarını sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek biçimde şekillendirme iddiası yerinde ve gereklidir." Dr. Katrin Böhning-Gaese bir konsey üyesi. Diğer konuların yanı sıra, biyoçeşitliliğin sürdürülebilirlik tartışmalarında daha büyük bir rol oynamasında kararlı: "Biyoçeşitlilik bizim varoluş temelimiz. Dolayısıyla bu konu politik ve toplumsal eylemlerin merkezinde yer almalıdır."