Kültürlerarası terapi

Almanya uluslararası bir ülke. İkamet edenlerin dörtte birinden fazlası göçmen kökenli, yani kişinin kendisi veya en az bir ebeveyni Alman vatandaşı olarak doğmamış. Bunların arasında ülkesinden göç etmek zorunda kalmış mülteciler de bulunuyor. Göçmenler arasında psikolojik anlamda hastalanma riski özellikle yüksek. Göç, kayıp ve şiddet tecrübeleri, ruhsal bozukluklara neden olabilecek kadar yoğun olabiliyor. Federal Psikoterapistler Odası’na göre göçmenlerin yaklaşık üçte ikisi psikolojik hastalıklardan mustarip. Zamanında yetkin bir yerden yardım almak bir o kadar önem taşıyor. Ancak pek çok insan için kendisi ve iç dünyası hakkında konuşmak pek kolay değil. Özellikle de isteksizlik, ümitsizlik şikayetleri varsa, kabuslar görüyorlar veya şiddetli iç huzursuzluk .çekiyorlarsa. Hele de Almanca yabancı dilse bu, işi daha da zorlaştırıyor. Almanya’da kültürel ve dilsel engelleri aşmak amacıyla hem kültürlerarası veya transkültürel terapi imkanları için özel hizmetler var.  

Kültürel bakış açısından terapi 

Kültürlerarası ve transkültürel hizmetlerde hasta sadece kendi dilini konuşmakla kalmayıp aynı zamanda aynı kültürel geçmişe sahip doktor ve psikoterapistlerle görüşüyor. Pek çok ülkede psikolojik şikayetler tabu olarak görüldüğü için tıbbi açıdan doğru olmasa bile, hastalar sıklıkla fiziksel olarak hasta olduklarında ısrar ediyorlar. Aynı veya benzer geçmişe sahip bir doktor veya terapistle yapılan görüşmede hastaların kendini bir tedaviye açması genellikle daha kolay oluyor.  

Almanya’daki kültürlerarası kuruluşlar 

Ülke çapında 47 psikososyal merkez göçmen kökenli insanlar için özel destek sunuyor. Bunların arasında Kültürlerarası Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi (ZIPP) ile Berlin'deki Charité, Münih Üniversite Hastanesi'nin Göç Polikliniği, Halle Üniversite Hastanesi'ndeki Kültürlerarası Poliklinik ve örneğin Ruhr bölgesinin eteklerindeki Hemer'deki LWL Kliniği'ndeki Yunan ve Türk Polikliniği özellikle uzmanlaşmıştır. 

© www.deutschland.de