Hammadde alanında işbirlikleri: “Her iki taraf için katma değer”

Bayan Müller, siz Bilim ve Siyaset Vakfı’nda “Sürdürülebilir ve dirençli hammadde tedariki için araç olarak uluslararası hammadde işbirlikleri” araştırma projesini yönetiyorsunuz. İşbirlikleri esasen bu pozitif gelişmeleri nasıl meydana getirebiliyor?

Ortak ülkelerle yapılan işbirliğinde Almanya için jeopolitik çatışmalar karşısında bile tedarik güvenliğinin garanti altında tutulması için aralarında özellikle Çin’in bulunduğu münferit büyük hammadde tedarikçilerinden daha bağımsız hale gelmek söz konusu. Aynı zamanda hammadde işbirlikleri yalnızca kendi tedarik çıkarları gözetilerek yapılmamalı. Özellikle her iki taraf da ekonomik kalkınma ve katma değer konusunda bir paya sahipse uzun vadeli bir başarı mümkün olur.

Almanya iş ortaklarına ne sunabilir?

Hammadde açısından zengin başka ülkelere yaptığım araştırma gezilerinde Alman ikili eğitim modeline karşı büyük bir ilgiyle karşılaşıyorum. Mesela Güney Afrika’ya bakalım: Burada gençler arasındaki işsizlik oranı yüksek fakat aynı zamanda ülkede nitelikli genç insan sayısı da yüksek. Bu insanların mümkün olduğunca hızlı bir şekilde mesleki tecrübe kazanmaları gerekiyor, buna da Güney Afrika’daki Alman firmalarının sunduğu ikili eğitim katkı sağlıyor. Ayrıca Almanya enerji verimliliği veya hammadde keşfi gibi teknoloji gelişiminde de değerli tecrübeler katabilir.

Almanya ve Avrupa Birliği uluslararası alanda hammadde ortağı olarak hangi fırsatlara sahip?

Almanya ve AB hammadde işbirliklerinin yoluna konması hususunda çok hızlı olmayabilir fakat bu nedenle diğer aktörlere nazaran daha sağlam hareket ederler. Bu durum, bu işbirliklerinde hammadde zengini bölgedeki halkın çıkarlarına gitgide daha fazla odaklanıldığı için de önemlidir. Yerel halk somut bir şekilde katma değerden faydalanmalı. Bu nedenle Federal Hükümet’in örneğin ortak ülkenin sanayisinin modernleştirilmesi gibi konuları hedef olarak belirlemesi veya sürdürülebilirlik standartlarının uygulanmasını desteklemesi önemlidir.