Dietrich Bonhoeffer: Direnişe duyulan inanç
Bir insan hem Nasyonal Sosyalist hem de Hristiyan olamaz: Bu yaklaşım Dietrich Bonhoeffer’in hayatını tanımlıyor. Teolog, 9 Nisan 1945’te Naziler tarafından öldürüldü.

Teolog ve direniş savaşçısı Dietrich Bonhoeffer günümüzde 20. yüzyılın en önemli insanları arasında sayılıyor ve özellikle kendini siyasete adamış bir Hristiyanlık figürü. 4 Şubat 1906’da Breslau’da doğdu, yedi kardeşiyle birlikte üst tabaka bir ailede büyüdü. Bir psikiyatri profesörü olan babası Karl Bonhoeffer 1912 yılında Berlin’deki Charité’ye atandı ve aile elit Grunewald semtindeki bir villaya taşındı. Bonhoeffer’lerin kiliseyle pek işi olmazdı, o nedenle en küçük oğulları Dietrich’in mezun olduktan sonra Protestan teolojisi yükseköğrenimi almaya karar verdiğinde şaşırdılar. Kendisi, ailenin beklentilerine uygun olarak akademik bir kariyer hedefledi. 21 yaşındayken doktora yaptı, 24 yaşındayken ise teoloji fakültesindeki en genç doçent oldu. Daha sonrasında aşırı hırsından dolayı pişman oldu ve iyi bir teolog olsa da iyi bir Hristiyan olmadığını söyledi. New York’ta bir yıl geçirdiği “Union Theological Seminary” (Teolojik Seminer Birliği) de gelişimine katkı sağladı. Burada Hristiyan olarak yoksulluk ve adaletsizlik gibi sosyal problemleri giderme konusunda nasıl katkı sağlayabileceğini öğrendi.
Gerekiyorsa tekerine çomak sokun.
Nasyonal sosyalistlerin yönetimi ele geçirmesinin ardından Bonhoeffer yeni rejimin ve “führer kültü”nün tehlikelerine karşı erkenden uyardı. Kilisenin siyasete karışmaması gerektiği yönündeki yaygın anlayışa katılmıyordu. Nazilerin “Aryan Teorisi” gibi Yahudi düşmanı yasaları onun için İncil’deki insan tasviriyle özdeşleşmiyordu. Ve başında İmparatorluk Piskoposu Ludwig Müller’in yer aldığı NS rejimi tarafından oluşturulan İmparatorluk Kilisesi’ni tanımadı. Onun kanaatine göre bir insan hem Nasyonal Sosyalist hem de Hristiyan olamazdı. Berlin’deki papazların önünde kilisenin gerekirse “dem Rad in die Speichen fallen” (tekerine çomak sokmak), yani siyasi direniş göstermesi gerektiği talebinde bulunduğunda pek çok kişi salonu terk etti.
Dieses YouTube-Video kann in einem neuen Tab abgespielt werden
YouTube öffnenÜçüncü taraf içeriği
İçeriği gömmek için etkinliğiniz hakkında veri toplayabilen YouTube kullanıyoruz. Lütfen ayrıntıları kontrol et ve bu içeriği görmek için hizmeti kabul et.
Rıza formunu aç“İtirafçı Kilise” yapılanmasında yer aldı
Bonhoeffer “İtirafçı Kilise” olarak adlandırılan karşıt kilisenin kuruluşunda büyük oranda yer aldı ancak bu kilisenin beyanlarında “Aryan Teorisi’ne” ve Hitler’in komple güç talebine karşı daha kararlı bir tutum sergilememesini eleştirdi. Kilisenin totaliter rejim içinde bağımsızlığını koruyabileceğine inanmanın tehlikeli bir illüzyon olduğunu düşünüyordu. Rejim karşıtı tüm papazların grev yapmasını talep ettiğinde İtirafçı Kilise içinde de bir kenara itildi. Mesafe kazanmak için Londra’daki iki cemaatin yönetimini üstlendi. Burada İtirafçı Kilise tarafından kendisine Almanya’ya geri dönmesi ve vaiz seminerlerinin yönetimini üstlenmesi talebinde bulunuldu. Bu tür seminerlerde geleceğin papazları görevlerine hazırlanırdı. Bu papazlar bir karşıt kilisenin “güç merkezleri” olarak düşünülürdü. Bonhoeffer bu görevi kabul etti. Verdiği ders spiritüel eğitim, teolojik bilgi ve siyaseten aydınlatmanın bir karışımıydı.
New York’tan hızlı dönüş
Daha sonra çıkan yasalar ve yönetmelikler yüzünden seminerler yavaş yavaş yer altına indi, bu nedenle sadece illegal olarak varlıklarını sürdürebildiler. Bonhoeffer’in kendisi giderek Gestapo’nun hedefi haline geliyordu. Öğretme ve konuşma yasağı aldı. Yakın zaman içinde tutuklanmasından korkan arkadaşları ABD’ye yerleşmesi için baskı yaptı. Bonhoeffer gönülsüzce de olsa bunu yaptı. Daha birkaç hafta sonra Haziran 1939’da New York’tan Nazi Almanyası’na geri döndü. Almanya’daki insanların acılarını paylaşmıyorsa Almanya'nın yeniden inşasına katılma hakkının olmadığını söyledi.
Kayınbiraderi Hans von Dohnanyi sayesinde Hitler’e yönelik suikast planlarından haberdar oldu ve Tümgeneral Hans Oster etrafında toplanan direniş grubuna katıldı. Hitler’in ortadan kaldırılması ve darbenin başarılı olması için özellikle İngiltere’deki siyasetçilerin tutumunu öğrenmek amacıyla yurt dışı bağlantılarını kullanması gerekti. Bu dönemde Bonhoeffer 18 yaşındaki Maria von Wedemeyer ile tanıştı. İkisi gizli gizli nişanlandı. Fakat 5 Nisan 1943’te Bonhoeffer tutuklandı ve Berlin-Tegel’deki hapishaneye atıldı. Kendisine karşı kanıtlar zayıftı ve tekrar serbest kalacağına yönelik bir umut mevcuttu. Claus Schenk Graf von Stauffenberg etrafındaki grubun Hitler’e karşı başarısız suikast girişiminin ardından darbe planlarına dahil olduğu ortaya çıktı.
Flossenbürg Konsantrasyon Kampı’nda ölüm
Bonhoeffer Berlin’deki ağır hava saldırılarının ardından öncelikle Prinz-Albrecht Caddesi’ndeki Gestapo Hapishanesi’nin bodrumuna kapatıldı, ardından Buchenwald Konsantrasyon Kampı’na (KZ) getirildi ve diğer mahkumlarla birlikte burada kısa bir süre kaldıktan sonra grup çökmekte olan Almanya’da Güney Almanya’da bir çok noktaya nakledildi ve son olarak da mecburen Bavyera Ormanı’ndaki Schönberg kasabasında bir okul binasına yerleştirildi. Ertesi sabah buradan alındı ve Flossenbürg Toplama Kampı’na nakledildi. Gece ifadesi alındı, bir “Askeri mahkeme” onu idama mahkûm etti ve 9 Nisan 1945’in erken saatlerinde katledildi.

Ailesi ve nişanlısı Maria von Wedemeyer Dietrich Bonhoeffer’in ölümünü ancak Temmuz sonunda haber aldı. Sonradan anlaşıldığı üzere kardeşi Klaus’un yanı sıra kayınbiraderi Hans von Dohnanyi ve Rüdiger Schleicher de ya kurşuna dizildi ya da asıldı. Daha yakın dönemde dini ve siyasi sağ çevreler Bonhoeffer’i kendi amaçlarına alet etmeye çalıştı. Hayatına ve yazılarına bakıldığında bu tür yorumlamaların teoloğun uğruna yaşadığı ve mücadele ettiği her şeyi saptırdığını ortaya koyuyor.
Alois Prinz
2020 yılında Dietrich Bonhoeffer’in biyografisini yayınladı: „Dietrich Bonhoeffer. Özgür ol ve harekete geç!”.