Down sendromlu çoklu yetenek
Oyuncu, manken, sporcu, müzisyen: Tamara Röske, çok yönlü kişiliğiyle, genç insanlara hayallerini gerçekleştirme cesareti veriyor.
Düşündüğünü söylemek. İstediğin konuyu araştırmak. Sevdiğin şekilde sanat yaratmak: Almanya’da herkes, demokrasinin temeli olan ve temel yasa tarafından korunan bu özgürlüklere sahip. Almanya’da bu özgürlüğün ne kadar çeşitli şekillerde deneyimlendiğini gösteren genç insanlarla tanışın.
Tamara Röske’nin bir günü 24 saatten daha uzun olmalı – Bu ele avuca sığmaz Stuttgartlı kadın tüm hobileri ve yan işlerinden bahsettiğinde kendinizi bunu düşünmekten alıkoyamıyorsunuz: Depo görevlisi olarak çalışmanın yanında iki orkestrada klarnet çalıyor, Özel Olimpiyatlar’da çok sayıda atletizm dalında ve kar ayakkabısıyla yürüyüşte faaliyet gösteriyor, Paris ve Berlin gibi şehirlerde manken olarak kamera önünde poz veriyor, sinema ve televizyon filmlerinde oyuncu olarak yer alıyor ve sosyal medyalarda influencer. Antje Röske, 28 yıl önce Down sendromlu olarak dünyaya gelen kızı hakkında, "Tamara’nın inanılmaz bir enerjisi var" diyor.
Bu en sık görülen kromozom anomalisinde iki yerine üç adet Kromozom 21 bulunmasından bulunuyor ve bu nedenle genlerdeki bu değişikliğe “trizomi 21” adı veriliyor: “Tri” üçü ve “zom” ise kromozomu karşılıyor. Tüm dünyada 5 milyon kişi Down sendromuyla yaşıyor, Almanya’da yılda yaklaşık 1.200 Down sendromlu çocuk dünyaya geliyor.
Normal işgücü piyasasında bir iş
Tamara Röske, haftanın büyük bir bölümünü ne projektör ışıklarının altında ne de stadyumda geçiriyor. Stuttgart’taki bir toptancıda haftada 30 saat depo görevlisi olarak çalışıyor. Çalışma arkadaşları için “Onlar benim ailem”, diyor. Büyük bir coşkuyla, sıcak su torbalarının üzerine geçirdiği tüylü kılıflardan ve sıcak mühürlemesini yaptığı ambalajlardan bahsediyor. Normal işgücü piyasasında sürekli bir iş bulmuş olması annesini gururlandırıyor. “Down sendromu olup da bunu başarmış başka birini şahsen tanımıyoruz. Tamara, normal bir işte, normal bir çalışan olarak çalışıyor, o herkes gibi biri. Bu harika bir şey”. Bunlar, annesi Antje Röske’nin sözleri.
Annesi kızı okula gittiği zamanlarda onun için biraz daha fazla normallik olmasını diliyordu. Almanya’da çok sayıda okul kapsayıcı bir şekilde çalışıyor. Örneğin, tüm çocukların bilişsel ve bedensel becerilerinden bağımsız bir şekilde ders gördüğü sınıflar mevcut. “Ancak özel gereksinimli çocuklara sıklıkla özel bir statüye sahip. Kendilerine özel pedagogları var ve tam anlamıyla sınıfın bir üyesi olarak algılanmıyorlar. Bu çocukların daha fazla sosyalleşebilmesini ve günlük yaşama katılmasını diliyorum” diyor Antje Röske.
Almanya’nın engelli insanların haklarına ilişkin faaliyetleri
Engelli insanlar için fırsat eşitliği yaratmak, AlmanFederal Hükümeti için önemli bir hedef. Amaç, okulda, iş hayatında ve boş zamanlarda, herkesin katılım sağlayabildiği, kapsayıcı bir toplum yaratmak. Almanya, 2007 yılında Birleşmiş Milletler’in engelli insanların haklarına ilişkin anlaşmasını imzalayan ilk ülkelerden biri. Bunun uygulanması, Ulusal Hareket Planı (NAP 2.0) kapsamındaki 13 eylem alanında gerçekleştirilen 175 önlem aracılığıyla yönetiliyor. Bu plan, öncelikli olarak, ileri derece engelli gençlerin yoğun bir şekilde iş hayatına hazırlanmasını öngörüyor. Eylem planına ek olarak, 2017 yılında bir Federal Katılım Yasası hazırlandı ve kabul edildi. Yasa, diğerlerinin yanında, engelli gençler için eğitime eşlik edici yardımlar tasarlıyor.
Fedakarlık ve disiplin
Tamara Röske, okuldayken iş hayatına hazırlayıcı bir programa katıldı, anaokulu ve süpermarket gibi çeşitli yerlerde uygulamalar yaptı ve sonunda şimdi çalıştığı yeri buldu. Genç Stuttgartlının boş vakitleri ise çoğunlukla yollarda geçiyor. Bir hafta içinde gerçekleştirdiği çok sayıda randevu, iki yetişkin insanın takvimini doldurmaya rahatlıkla yetebilir. Buna rağmen kendini stresli hissetmiyor. Renkli günlük yaşamı, ona göre hayatını zenginleştiriyor. Annesi, “Tamara hayatın tam içinde. Bugün sahip olduğu özgürlükler ve imkânları elde etmek için çok çalıştı”, yorumunu yapıyor.
Örneğin çarşamba günleri, işten sonra kendi başına otobüsle atletizm antrenmanına gidiyor. Antje Röske, “Bunun üzerinde uzun süre çalıştık ve artık endişelenmeden Tamara’nın tek başına toplu taşıma araçlarına binmesine izin verebiliyorum”, diye anlatıyor. Kızı büyük bir öğrenme iradesin ve müthiş bir hırsa sahip. Özel Olimpiyatlar gibi uluslararası turnuvalarda çok sayıda madalya kazanmış olması bu durumun tek göstergesi değil. Sinema ve film rollerinde de repliklerine ve sahnelerine büyük bir özveri ve disiplinle hazırlanıyor. Çok sayıda televizyon ve sinema filminde rol aldı; bunlardan biri, üçüncüsünde oynadığı ve Almanya’da altı milyon izleyiciye ulaşan sinema filmi “Fack ju Göhte”. Annesi, Tamara’nın sinema rollerinin tüm gerekliliklerini fedakarlıkla ve şikayet etmeden yerine getirdiğini anlatıyor. Tamara Röske, “Bunu yaparken eğleniyorum”, diyor.
Adidas ve Victoria Beckham’dan teklifler
Tamara, oyunculuk yapmaya başlamadan önce, ilk kez on bir yaşındayken model olarak kamera karşısına geçmiş. Stuttgartlı fotoğrafçı Conny Wenk’in fotoğraf albümü çekimleri için Paris’e gittikten sonra, kendisi de Down sendromlu bir çocuğun annesi olan müşterinin diğer çekimlerinde de yer almış.
Moda çekimleri için Adidas, Hugo Boss ve Victoria Beckham ile de anlaştı ve onu “Vogue” gibi dergilerde de görebilirsiniz. Tamara Röske, “Kendimi olduğum gibi gösteriyorum”, diyor. Detaylı makyaj yaptırmayı ve şatafatlı kıyafetler giymeyi sevdiğini söylüyor. 20.000 takipçisi olan Instagram sayfasında çok sayıda fotoğrafını görebilirsiniz. İster modellik işi, ister spor veya film olsun: Hayaller gerçek olabilir. Tamara Röske, paylaşımlarına yapılan yorumlar ve kendisine gelen mesajlarda, yaptığı her şeyle insanlara örnek olduğunu görüyor.
Uzun zamandır beklediği başka bir dileği ise yakında gerçekleşecek: Kendisi de Down sendromlu olan arkadaşı Giuliana ile birlikte, bakım hizmetli bir eve taşınacak ve burada biraz daha fazla özgürlük elde etmiş olacak.