Anne Frank ve onun günlüğü: Sonsuzluk için yazılmış
Anne Frank 15 yaşında bir toplama kampında öldü. Günlüğü Nasyonal Sosyalizmin vahşetinin en önemli tanıklarından biri.
“Daha önce henüz hiç kimseye olmadığı şekilde sana tüm sırlarımı anlatabileceğimi ümit ediyorum ve bana büyük bir destek olabileceğini umuyorum.” Bunlar Anne Frank’ın 12 Temmuz 1942 tarihindeki 13. doğum gününde küçük kırmızı kareli günlüğüne yazdığı ilk cümleler. İşte bu günlük daha sonra dünya edebiyatınınbir parçası olacaktı. Günlük, holokost sırasında bir Alman toplama kampında ölen Anne Frank’ın hikayesini anlatıyor.
Anne Frank’ın Amsterdam ve Frankfurt’taki çocukluğu
Anne Frank 12 Haziran 1929’da Frankfurt am Main’da doğdu. Yahudi aile yükselen Nasyonal Sosyalizm yılları ve ekonomik zorluklar nedeniyle geleceğini artık Almanya’da göremediği için Anne, Şubat 1934’ten sonra Amsterdam’da yaşamaya başlar. Anne ve üç yaş büyük ablası Margot burada önceleri normal bir çocukluk geçirdiler. Anne Frank 13. doğum gününde ailesinin hediye ettiği günlüğüne düzenli bir şekilde hayali arkadaşı Kitty’e Hollandaca dilinde mektuplar yazdı. Yazılarında gündelik yaşantısını tasvir ediyor, arkadaşlarını ve ailesini anlatıyor. Fakat bir süre sonra Anne’nin hayatı gibi günlüğüne yazdığı yazılar da ciddileşmeye başlar.
Evin arkasındaki saklanma yeri
Margot Frank, 5 Temmuz 1942’de toplama kamplarına sürgünden başka anlama gelmeyen bir “Almanya’ya iş hizmeti” çağrısı aldığında Anne Frank’ın ebeveynleri hemen reaksiyon gösterir: Hemen ertesi gün aile baba Otto Frank’ın firmasının arkasındaki evde bir saklanma yerine gizlenir. Bu sığınma noktasını aylardan beri dikkatli bir şekilde hazırlanmışlardır. Anne, yeni evinde yaşanan tüm olaylar hakkında hayali arkadaşı Kitty’i bilgilendirir: Aile içindeki münakaşalar, Frank ailesinin Prinsengracht 263 adresinde gizlendikleri yeri paylaştıkları diğer dört sakin, yani: Auguste ve Hermann von Pels çifti, oğulları Peter ve diş hekimi Fritz Pfeffer ile yaşadıkları çok da fazla olmayan güzel anlar hakkında yazıyor.
Anne’nin arka binadaki gündelik yaşamı
Anne, yakalanmanın getirdiği korku ve gizlendikleri yerdeki yaşamın beraberinde getirdiği kısıtlamalar hakkında da yazıyor. Buna göre sakinlerin firmadaki çalışanların duymaması için gündüzleri kesinlikle sessiz olması gerekiyor. Tuvalete de ancak onların mesai saatlerinden sonra mümkün olabiliyor. Anne Frank 28 Eylül 1942’de şöyle yazıyor: “Asla dışarı çıkamamamız canımı anlatabildiğimden daha fazla sıkıyor ve yakalanıp kurşuna dizileceğiz diye çok korkuyorum. Bu tabii ki çok da hoş olmayan bir ihtimal.”
Anne Frank ve ailesinin tutuklanması
Saklanan bu sekiz kişi iki yıldan biraz uzun bir süre, 4 Ağustos 1944’e kadar saklandıkları yerde yaşar. Defalarca yakalanma korkusuyla yaşarlar. 4 Ağustos’ta hepsi ve yıllar boyunca onlara gıda ve ilaç dışında birçok şey tedarik eden iki yardımcıları tutuklanıyor. Anne Frank’ın günlüğüne düştüğü son not 1 Ağustos 1944 tarihli. Anne Frank’ın, ailesinin, van Pels ailesinin ve Fritz Pfeffer’in bir ihanete mi uğradığı yoksa bir kitaplığın arkasındaki gizlenme yerinin tesadüfen mi keşfedildiği bugüne kadar bir muamma olarak kaldı.
Tutuklanmaları çoğu için ölümcül sonuçlar doğurdu: Sadece Anne Frank’ın babası Otto Frank hayatta kalır ve 27 Ocak 1945 tarihinde Sovyet Ordusu tarafından Auschwitz toplama kampından kurtarılarak özgürlüğüne kavuşur. Karısının öldüğünü zaten bilmesine rağmen, her iki kızının ölümünü daha sonra öğrenir. Margot ve AnneFrank Bergen-Belsen toplama kampında bir tifüs salgınına kurban düşer. Kesin ölüm tarihleri bilinmemekle beraber Nazi Almanyasının teslim olmasından kısa bir süre önce, 1945 yılının şubat sonu veya mart başında öldükleri düşünülüyor.
Günlüğün yayınlanması
Saklananlara yardım eden bir kişi onlar tutuklandıktan sonra Anne Frank’ın günlüğünü muhafaza etmiş. Sonra Otto Frank’a vermiş ve o da yayınlamış. Günlüğün sadece kızları Anne ve Margot’un değil, Holokost sırasında bir buçuk milyon Yahudi çocuğunun başlarına geleni ortaya koymasını sağlayacak bir tanığı olmasını amaçlamıştır. 1947 yılında günlükten alıntılar “Het Achterhuis” ,yani “Das Hinterhaus” (Arkadaki ev) adı altında yayınlanır, sonrasında 1950 yılında ilk Almanca baskı yayınlanır. 1991 yılında Anne Frank’ın günlüğünün tüm bölümlerini içeren dünya çapında bağlayıcı bir edisyon yayınlanır.
Bizzat Anne Frank da günlüğünün yayınlanması hakkında düşünmüş: 1944 başlarında sürgündeki radyo yayıncısı Oranje bakan Gerrit Bolkestein’in, savaştan sonra Alman işgali altındaki acıların belgelerinin toplanması gerektiğine dair bir konuşmasını aktarmıştı. Anne Frank da günlüğünde bu düşüncesini ortaya koyarak, bir gün bir yazar veya muhabir olmak istediğini belirtmiş ve olası bir yayınlama durumuna karşı günlüğünü düzeltmeye başlamış. Metinlerini ileride “Het Achterhuis“ başlığıyla bir roman olarak yayınlamayı istiyordu.
Anne Frank’ın Günlüğü – Etkisini günümüze kadar sürdüren zamanın tanığı
Bugün Anne Frank’ın Günlüğü 70’in üzerinde dile çevrilmiş ve tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasında yerini almış ve yayınlandıktan henüz kısa bir süre sonra Broadway’de bunu esas alan bir tiyatrom eseri sahnelenerek sonrasında uluslararası turneye çıkmış ve son olarak dafilme çekilmiş. Halihazırda 1957 yılında Anne Frank’ın evi inşa edilerek Amsterdam’daki eski gizlenme yeri müzeye dönüştürülmüş. Burayı her yıl yaklaşık bir milyon insan ziyaret ediyor. Dünya çapında 15 yaşındaki kıza adanmış anma yerleri oluşturulmuş. Anne Frank Nasyonal Sosyalizmin milyonlarca kurbanının bir sembol figürüne dönüştü; ve günlüğü de Holokost’un en bilinen tanıklarından biri odu.